Hasta Hakları Aktivistleri Derneği’nin yaptığı araştırmanın sonucunda her yıl 1 milyon 300 bin doğum olduğu Türkiye’de yeni doğan bebeklerin takibinin gerekli hassasiyetle yapılmadığını ortaya çıkardı. Ayrıca, İstanbul’da doğumhane olan kamu hastanelerinin yüzde 53’ünde yeni doğan bebek yoğun takip ünitesinin olmadığı belirtildi.
BEBEKLERİN İLK 28 GÜN ÇOK ÖNEMLİ
Hasta Hakları Aktivistleri Derneği tarafından bebeklerin dünyadaki ilk 28 gününü kapsayan ve yeni doğan adı verilen döneme ilişkin bir rapor hazırladı. Derneğin Yönetim Kurulu Üyesi Fizyoterapist Rukiye Günel tarafından yapılan araştırmaya göre, doğum öncesi, doğum anı ve doğum sonrasındaki problemler nedeniyle riskli doğan bebekler, yeni doğan döneminde gerek devletin eksik hizmeti, gerek özel hastanelerin ticari kaygıları, gerekse anne babaların bilinçsizliği nedeniyle hayatlarına özürlü olarak devam ediyorlar.
Hasta Hakları Aktivistleri Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Fizyoterapist Rukiye Günel, Hasta Hakları Aktivistleri Derneği’nin merkezinde yaptığı açıklamada, Yeni doğan, bebeğin doğumdan sonra dış dünyaya adaptasyon dönemi olup, hayatın ilk 28 gününü kapsayan dönemi olduğunu ifade ederek “Hayatın bu ilk 28 günü, bebeğin bu dönemde hassas olması, çevresindeki çeşitli riskleri bertaraf edecek güçte olmaması, enfeksiyonlara açık olması açısından çok önemli olup özel koruma gerekmektedir” diye konuştu.
BEBEKLERİN TAKİBİ YETERSİZ
Yaptıkları araştırma da Sağlık Bakanlığından yeni doğan bebek ünitelerinin sayısını sorduklarını belirten Günel, Sağlık Bakanlığının bize verdikleri sayının Türkiye açısından son derece yetersiz olduğunu ifade etti. İstanbul’da doğumhane olan kamu hastanelerinin yüzde 53’ünde yeni doğan bebek yoğun takip ünitesi olmadığını belirten Günel, “Ayrıca bu alanda çalışan yeterli uzman olup olmadığını da Sağlık Bakanlığına sorduk. Sağlık Bakanlığı bu alanda 68 yeni doğan bebek uzmanı olduğunu söyledi. Yılda 1 milyon 300 yüz bin doğumun olduğu ülkemizde bu sayının son derece yetersiz olduğunu görüyoruz. Engelli çocuklar arasında yaptığımız araştırmada da yüzde altmışının riskli yeni doğan grubunda olmasına rağmen takip edilmediğini daha sonra aileleri tarafından hastalıklarının teşhis edildiğini ve doktora götürüldüğünü ve teşhisin çok geç konulduğun gördük. Bu özel duruma rağmen ülkemizde yeni doğan takibi gerekli hassasiyetle yapılmamakta, riskli yeni doğanların ise engelsiz olarak hayata devam etmeleri için bu takip zaruri olduğu halde, Sağlık Bakanlığı tarafından takipleri sistemli bir şekilde yürütülmemektedir” şeklinde konuştu.
TÜRKİYE’DE BEBEK ÖLÜMLERİ HALA YÜKSEK
Türkiye’de yeni doğan bebek ölümlerinin azalmasına rağmen hala yüksek olduğunu ifade eden Günel, “Gelişmiş ülkelerle kıyaslandığında ülkemiz yeni doğan dönemindeki ölümler hala çok yüksektir. Bu oran gelişmiş ülkelerde binde 5 iken, ülkemizde binde 10’larda seyretmektedir. Bunun temel sebeplerinden biri yeni doğan ünite sayısının var olan ihtiyacı karşılamamasıdır. Her doğum beraberinde riski de taşıdığından, doğumhanesi olan her sağlık hizmet sunucusunun yeni doğan yoğun bakım yatağı olması gerekmektedir. Oysa sadece İstanbul’daki Kamu Hastanelerini baz alan çalışmamızda, doğumhanesi olan hastanelerin yüzde 53’ünde yeni doğan yoğun bakım yatağı olmadığını gördük” dedi.
ÖZEL HASTANELER ÇOK KABARIK FATURA ÇIKARIYOR
Bir diğer önemli husus ise yeni doğana verilen sağlık hizmetleri için basit sıhhi malzemeler dışında herhangi bir ilave ücret alınamayacağıdır. Sağlık Uygulama Tebliğinde belirtilmesine rağmen Özel Hastanelerin yeni doğan hizmetleri için günlük 500-1000 TL arası değişen ücret almalarının riskli yeni doğana sahip ebeveynleri zor durumda bıraktığını belirten Günel,
Bebeğini kaybetme tehlikesi altındaki ebeveynler, içinde oldukları duygusal atmosfer nedeniyle önlerine getirilen her türlü belgeyi imzalamakta ve hastane tarafından 30.000 TL ye varan faturaları ödemek zorunda bırakılmaktadırlar” dedi.
GEBELİK MUAYENELERİ ÜCRETSİZ AMA…
Acil Tedavi Hizmetlerine göre ‘Gebeliğin başladığı tarihten itibaren doğumdan sonraki ilk sekiz haftalık, çoğul gebelik halinde ise ilk on haftalık süre 5510 sayılı Kanun bakımından analık hali’ olarak kabul edilir ve analık halinde yapılan muayenelerin ücretsiz olduğunu dile getiren Hasta Hakları Aktivistleri Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Rukiye Günel, “Ancak Kamu ve Araştırma Hastanelerinden yoğunluk sebebiyle randevu alamayan anne ve anne adayları, Özel Hastanelere başvurduğunda bu kişilerden muayene fark ücreti alınmaktadır. Bu yüzden birçok anne ve anne adayı hamilelik ve yeni doğan takiplerini yaptıramamaktadır” dedi.
DOKTOR TAKİP ETMİYOR, TEŞHİSİ ANNE BABA KOYUYOR
Her yeni doğanın taburcu olduktan 2 gün sonra kontrole gitmesi gerekirken, ülkemizde riskli yeni doğan bebeklerin takipleri bile yapılmadığına dikkat çeken Günel, “Ekim 2011-Mart 2012 tarihleri arasında engelli çocuklar arasında yaptığımız araştırma sonucunda, bu hastaların %60’ının riskli yeni doğan olmasına rağmen doğum sonrası takiplerinin yapılmadığı, en az 6 ay süre geçtikten sonra durumun ebeveyn tarafından fark edilerek doktor tarafından teşhis konulduğu ortaya çıkmıştır. Sağlık Kurumu tarafından takibi yapılmadığı için teşhisi de geç konulan bu çocuklar; tedavide en verimli olan ilk 1 yılını maalesef kaybetmektedirler. Sonuç olarak ülkemizde: Yeterli sayıda yeni doğan ünitesi yoktur. Bu alanda çalışan yeterli uzman yoktur. Riskli yeni doğan takipleri yapılmamaktadır. Teşhisin geç konulması nedeniyle tedavinin geç başlaması, bu çocuklarda var olan sekeli arttırmaktadır. Geç başlanan tedavi nedeniyle yaş ilerlediği için de bir dizi sorunla karşılaşılmaktadır. Yeni doğana verilen hizmetler ücretsiz olmasına rağmen, özel hastanelerin fark ücreti hizmeti istemesi hukuka aykırı olup aileleri zor durumda bırakmaktadır. Riskli yeni doğanların hayata engelsiz tutunabilmeleri için Sağlık Bakanlığı ve ebeveynlerin aynı duyarlılıkla hareket etmeleri gerekmektedir” şeklinde konuştu.
Şükrü Gündüz / Doğruhaber