Haberler
Sağlık Sektörü ve Hak İhlâllerindeki Haberler
YARGITAY: 'SEN NE BİÇİM DOKTORSUN HAKARET DEĞİL'
Yargıtay 18. Ceza Dairesi, "Sen ne biçim doktorsun" sözünü kullanana "hakaret" suçundan verilen cezayı bozdu
Söz konusu ifadenin "hakaret" değil, "rahatsız edici, kaba ve nezaket dışı hitap tarzı" niteliğinde olduğu sonucuna varan Daire, sanık hakkında beraat kararı verilmesi gerekirken mahkumiyet hükmü kurulmasını bozma nedeni saydı.
Yargıtay 18. Ceza Dairesi, "Sen ne biçim doktorsun" sözünü kullanana "hakaret" suçundan ceza veren yerel mahkeme kararını bozdu.
Mersin'in Erdemli ilçesinde bir kişi, tartıştığı doktora yönelik, "Sen ne biçim doktorsun" ifadesini kullandı.
Doktorun şikayet etmesi üzerine bu kişi hakkında dava açıldı. Erdemli 3. Asliye Ceza Mahkemesi, sanığa "hakaret" suçundan ceza verdi.
Temyiz üzerine dosyayı görüşen Yargıtay 18. Ceza Dairesi ise "Sen ne biçim doktorsun" söylemini hakaret kabul etmeyerek yerel mahkeme kararını bozdu.
Dairenin kararında hakaret fiilinin cezalandırılmasıyla korunan hukuki değerin, kişilerin onur, şeref ve saygınlığı olduğu vurgulandı.
Hakaret suçunun oluşabilmesi için davranışın kişiyi küçük düşürmeye yönelik gerçekleşmesi gerektiğine dikkati çekilen kararda, bir hareketin tahkir edici olup olmadığının, bazı durumlarda zamana, yere ve duruma göre değişebildiği belirtildi.
- "Ağır eleştiri, rahatsız edici söz hakaret bağlamında değerlendirilmeli"
Kararda, kamu görevlileri veya sivil vatandaşa yönelik her türlü ağır eleştirinin, rahatsız edici sözün hakaret suçu bağlamında değerlendirilmemesi, sözlerin açıkça, onur, şeref ve saygınlığı rencide edebilecek nitelikte somut bir fiili, olgu isnadını veya sövmek fiilini oluşturması gerektiğine işaret edildi.
Yargıtay 18. Ceza Dairesinin kararında, "Yargılamaya konu somut olayda, sanığın söylediği kabul edilen 'Sen ne biçim doktorsun' şeklindeki sözler, muhatabın onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olmayıp, rahatsız edici, kaba ve nezaket dışı hitap tarzı niteliğindedir. Dolayısıyla hakaret suçunun unsurları itibarıyla oluşmadığı gözetilmeden, sanığın beraati yerine mahkumiyetine kararı verilmesi bozmayı gerektirmiştir." ifadelerine yer verildi.